Hoşça kal

Aynı yıldıza bakma ihtimalimizi düşünüp yıldız aradım gökte. Yoktu. Hava kapalı bu gece. Ve yıldızlar seni bana hatırlatmamak üzere anlaşmışlarsa bile başaralı olamadılar.
Biliyor musun diye başlayacak bir cümle kurardım sana ama zaten bilsen anlatmazdım. İçimden geçenler sanki birçok bulut ve çok sessiz derinlerim. Yarın yağmur yağacak: Sağanak. Fırtına öncesi sessizliğim şimdi uyurken dinlediğin o hoş boşluk. Ve sanki bir çığlık duyar gibi uyanacaksın sabah. Korkma geçecek. O çığlık çok uzaktan, penceremden gelecek.
Biliyor musun? Bildiklerimi bilsen insanlığını unuturdun aynaya bakarken. Makyaj yapmazdın. Bilmeden ne kadar dil döksem anlatamazdım yataktan çıktığın halinin daha güzel olduğunu. Dışarı çıkarken geri geri giderdi ayakların. Ve en önemlisi yine sevmezdin. İnsan hep sevemiyor çok sevilirken.
Güneş de geç doğuyor burada biraz. Oturup izleyemiyorum. Ve o kadar uzaktasın ki şimdi, hatırlasam da, hissedemiyorum…

Gitme kal demedim sana hiç. Şimdi diyorum: Gitme, kal! Çünkü artık ben gittim. Eh, bari hoşça kal...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Keyifsiz

Unutulmaz

Mezuniyet